2 Kasım 2020 Pazartesi

Hare.

 


Gözlerini kapat ve ruhuna bak

Sanki yüzyıllardır buradayız, birlikte

Güneş değmesin diye tenimize

Saklanırız bu kuytu köşede

Saklan, saklan.

Bulunursak kirleniriz.



27 Ekim 2020 Salı

Aydınlığa.

 


Canımızı sıkan şeylerden mi bahsedelim? Mesela üst üste gelen aksilikler. Bilirsin; ikimiz de her şeyin planladığımız gibi gitmesini isteriz. Dünyamızda hayal kırıklığına yer yok. Bu yüzden en ufak terslikte, biz de ters yüz oluyoruz galiba. Kendimizi herkese kapatıyoruz, huysuzlanıyoruz; hatta belki birimiz ara sıra ağlıyor da olabilir, itiraf etmekten korkarcasına. 

Benim kimseye tahammülüm kalmıyor, arkadaşlarımdan nefret edecek noktaya geliyorum; seninse saflıkları kaldırabilme gücün azalıyor. Telefon çağrılarını reddedip, bütün günü uyumaya adıyoruz. Bunlar ne kadar da bize özgü değil mi? Kendimizi yaralıyoruz.

Fakat çok zaman geçmeden, ışık biraz daha çoğalıyor, aydınlığa çıkar gibi oluyoruz. Görüyoruz ki yaralar hemen iyileşecek türden. Her günümüz iyi geçmiyor belki, ama biz o günün sonunda yine birbirimize ulaşmayı öğrenmişiz sonunda; bunu anlıyoruz. Gün bitiyor, uykuya dalarken aklımda tek bir düşünce oluyor:

- Elimdekilerden başka ne yapmalı, seni şaşırtabilmek için?


16 Ekim 2020 Cuma

 



'Nasıl oluyor; vakit bir türlü geçmezken yıllar, hayatlar geçiyor?'

Senden uzakta, zaman kavramı bambaşka bir şeye bürünüyor. Sanki günler inanılmaz bir hızla geçmiş, telaşla koşturmuşuz, işlerde boğulmuşuz; fakat aynı zamanda daha burdan gideli bir hafta bile olmamış. Ve ben çoktan geri gelişinin hesabını yapıyorum. Sana ufk tefek sürprizler hazırlıyorum. Doğum günü hediyeleri bir kenarda biriktiriyorum. Ve heyecanlanıyorum.

30 Eylül 2020 Çarşamba

Özledim seni.



Bir şarkı ne kadar geriye götürebilir ki beni?

**

Çok yıllar geçmiş üstünden, ama sanki başımı çevirip geriye baktığımda o anları görebiliyorum. Herkes yatağında, derin uykusuna gömülmüş, karanlık bir mutfağa adım atıp pencere kenarında yer buluyorum kendime. Loş bir sokak lambası, küçük bahçeyi aydınlatıyor. Evler dip dibe, hep çok ürkütücü gelmiştir bana. Değeri bilinmemiş eski yapım bir gerilim filminin sahnesi sanki. Binaların arasındaki bir metrelik boşluklarda kediler gidip geliyor. Bazıları duvara tüneyip, taşlaşmış gibi duruyor, hiç kıpırdamadan. Söylesene, bir korku filmi değil de nedir bu?

**

9 Eylül 2020 Çarşamba

Blue French Horn.



Hayallerimiz var. Beklentilerimiz. Geleceğe dair umutlarımız. Belki bazı şeylere karşı fazla sabırlıyız, bazılarına ise tahammülümüz yok. Zaman zaman günler aylar gibi geçiyor, bir sümüklüböcek yavaşlığıyla. Yerini biliyorsun, oralarda bir yerlerde olduğunu biliyorsun, ama bir türlü çıkmıyor ortaya. Ta ki hiç beklemediğin bir anda ayak parmağının ucunda nemli bir yumuşaklık hissedene kadar. Bazı şeyler ise çabuk geliyor, gelişiyle devasa bir mutluluğa sürüklüyor bizi. Sanki ayrılalı birkaç gün olmuş, ama sen şimdiden geri dönüş hazırlığı yapıyormuşsun gibi. Sanki o akşam için yemek menüsü çıkarıyormuşum gibi. 

Bazı şeyler gelişleriyle huzuru da peşlerinden sürüklüyor. 


7 Eylül 2020 Pazartesi

Zaman durdurabilinir.

"Ayrı yerlerde uyanmamızın bağnazlığı, ağzımızda kalan mutsuzlukla erirse?"*

Bütün odaların kapılarını kapatıp, koridorun ışığını açık bırakırcasına ihtiyaç duyuyormuşum hemen yanıbaşımda uyumana. O tuhaf ve rahatsız uyku pozisyonunu sağ elimle yokluyorum geceleri. Genelde sol tarafta yatıyorum, senin yastığın da hemen arkamda, sırtıma değiyor. Bu fili ne zaman almıştın ki bana? O da eşlik ediyor tabii ki uykuma. Bir de hiç okumadığım ama bir gün başlarım umuduyla ayrılamadığım kitap var. Biraz kalabalığız, bilirsin yalnızlıktan pek hoşlanmam. 

Sen geliyorsun, sonra her şeyin şekli değişiyor. Yüzüme dökülen saçlarımı tepeden tutturuyorum. Omuzlarıma küt geliyor. Yanaklarım ortaya çıkıyor. Sen seversin diye yapıyorum birçok şeyi, seni gülümsetmek bana huzur veriyor. Loş ışıkta sessizce oturmak ama aslında kelimeler dolusu konuşmak belki de yaptığımız. Sadece bir mimik bile çok şey ifade ediyor. Günler telaşla geçip gidiyor ve yine yollar uzanıyor önümüzde. Aylar önce durup bir fotoğrafla anı yarattığımız yerde şimdi sen mola veriyorsun sabahın serinliğinde. Sakinlik var havada, epeyce huzur. Gün yeni başladı, sürecek, ve bitecek. Sonra ayrı yerlerde tuhaf rüyalardan sıyrılıp uyanacağız ve o belli belirsiz mutsuzluk hissi eriyip gidecek ağzımızdan.





1 Eylül 2020 Salı

Kırmızı.





Ne yapmalı?
Seni bu kadar çok severken, ve bu kadar kırmaya korkarken, bir şekilde sorun yaratabilmemi ne yapmalı?

Ben neden bambaşka bir insanım? Senin zihnindekinden farklıyım, bu beni delirtiyor. Korkunç bir rüyanın parçaları mıyız? Elimi uzatıp tutamadığım bir hayal, bir illüzyon sanki. Kendimi anlatamamaktan, çaresizim. Haykırmak istiyorum halbuki, demek istiyorum ki 'benim içim dışım sen'. Seni düşünmeden geçen bir dakikam yok. Bazen bazı şeyleri yapmıyorum, bunlar düşüncesizlik gibi görünüyor, fakat aslında daha farklı bir açıdan düşünüp yapmadığım için seni üzüyorum. Geç kalıyorum, seni mutlu etmeye geç kalıyorum. Oysaki benim tek mutluluğum sensin, senin için de böyle olmasını çok istiyorum.

Bugün geç kalktım, dün gece erken yatmış olmama rağmen. Yataktan pek çıkmadım. Dün sabah yaptığım yarım yamalak kahvaltıyla duruyormuşum, başım dönmeye başlayınca anladım. Seni üzüyorsam, kendime milyonlarca kez daha fazla acı çektiriyorum. Bir yastık alıp yere uzanıyorum, yumuşacık yatakta rahat etmek istemiyorum. Sonra bir yastık daha alıyorum sarılmak için. Gözlerim yanıyor. Gözlerim yansın istemiyorum, gözlerimi kapatmak hiç istemiyorum. Bir an açayım ve karşımda sen ol istiyorum. Sadece bu.











26 Şubat 2019 Salı

Bahar her şeyi yeniden yeşertiyor.



'Kışkırtılmış aklın her şeyi daha bir zevkle kavradığı, gözün daha iyi gördüğü, bakmanın, duymanın daha canlı bir sevinç verdiği şu saatlerden birindeydi, sanki her şeyi yapabilecek güçte bir el toprağın tüm renklerini tazelemiş, varlıkların devinimlerini canlandırmış, içimizde, durmuş bir saat kurarcasına, duyuların etkinliğini yeniden kurmuştu.'*

Seni bir kez gülümseten hiçbir şey için pişmanlık duyma. Kulağına fısıldanan tek bir söz için. Nereye gidersen git peşinde olduğunu bildiğin usul adımlar için. Parmak uçlarıyla minik bir dokunuş, vedalardaki son bakış için. Her anda gülümsemeleri artıran bir detay var.




*Ölümden Acı, Guy de Maupassant.


15 Şubat 2019 Cuma

Öfkesi.



'Öfkesi temiz yanıdır onun'.
Bazen. Bazen her şeyi görmezden gelirmiş gibi. 
Bir anda yok edip bütün anıları, sonra yeniden sahip çıkarmış gibi.
Her şeyin büyüsünü kaybettiğini sandığın anlar ve ardından bütün hissettiklerin.
Hissettiklerim.
Ayrıntıları atlamamak, biraz çabalamak ve beklemek. 
Hepsinin ucu sonsuz mutluluk.
Sadece sen.
Sadece sen ve sadece sonsuza kadar. 
Çünkü hayatta dilediğim her şey, sen.